Hayatımız sanki normalde çok iyi gidermiş gibi üzerine yaşanan bu süreçte inanç ve umutlarımı tamamıyla önemsiz gördüğüm harika bir dönemdeyim. Umarım siz öyle değilsinizdir. Kısmi özerklik içinde yaşamakta bulunduğum şartların dışında kendi hayatımın bana has kısmıyla dünyada dururken artık bu durum tamamıyla sona erdi, her şey şartlardan ibaret hale geldi ve beni ben yapan her şeyle iletişim ve etkileşimim sona erdi. Bu durumda yaşamak kadar dergi çıkarmanın ve yazmanın da nasıl olacağı az çok öngörülebilir olsa da sanırım bir şekilde devam etmek ve umutlarımızı yaşatmaya çalışmak gerektiğini düşünüyorum ki o nedenle mutsuzum, aksi halde hissiz olurdum. Sürekli olarak hislerden ve orta alt sınıf varoluşsal bunalımlardan söz etmekten nefret etsem de ben bunu buna karşı büyük bir nefretle yazıyorum ve aşılması gereken bir duvar olarak bakıyorum. Düşünceye hitap eden fikirlerimi yahut değerlendirmelerimi yazamıyorum çünkü düşünemiyorum, bir takım kanılara ve bazı fikirlere sahibim, benim olan fikirlere, sadece benim olmayabilir elbette ama empozeyle değil mücadeleyle düşünüldükleri aşikar. Ayrıca bunları değerlendirme hak ve motivasyonundan da yoksunum. İnsanlara üzülüyorum, istediği şey için mücadele etme gücünden yoksun kılınan hatta bunun varlığından bihaber insanların acılarıyla kendi köleliğim kalbimde birleşiyor. Somut olarak da her şey oldukça kötü, hiçbir şey yapamıyorum, kilo aldım ve saçlarım dökülüyor. Yeterince içiniz kararmıştır diye düşünüyorum, tüm bu karamsarlığa, berbatlığa, eylemsizliğe, vasatlığa, sömürülen emeklere, prangalara, söndürülen hayatlarla insanın zihninin kapısında kaldığını da kendi kalışımla anlıyorum. Yoksa hep böyle laflar edip hiçbir şey söylemiyor muyum, belki de… Açılmayan bir kapıyı yumruklamaktan vazgeçtim, eşikte oturmak ağırıma gidiyor, kapıyı açmanın başka bir yolu olmalı sadece bunu şu an için bulamıyorum. Aşkım artık yumruklarımı yakmıyor ama yüreğimde durduğu gibi kapının ardında da sonsuz bir nehir gibi uzanıyor. Dergi bir şekilde yeniden aranızda, umarım hoşunuza gider ve yeniden merhaba. EditörEditörden