7 Ay Önce
Fethiye Ölüdeniz'de klasik bir geceydi. Etrafta geceleri dolup taşan clublar, barlar, geç saatlerde bile servis yapan lokantalar, göz alıcı neon renk tabelalar, zevkten kendinden geçmiş insan gruplarının sokakta yankılanan kahkahaları, sokağın sağında ve solunda kendi mekanına davet eden gelgelciler ve daha bir çoğu.
Bu sayısız barların birinde iki aydır sürekli bu bara gelen bir adam tıpkı diğer insanlar gibi fıçı birasını yudumluyor, uzaklara dalıp duruyordu. Ama onu bardaki diğer insanlardan ayıran bir şey vardı. Bardaki herkes eğlencesine, arkadaşlarıyla vakit geçirmek için veya takılacak kız bulmak için içiyordu. O ise kederinden, çektiği acılardan biraları ardı ardına içiyor, hayatını gözden geçirdikçe sigara yakıyordu.
Tüm bar masalarından uzakta kapıyı görür bir konumda oturuyor, kasvetli suratına çarpan yeşil renkte neon tabelanın yansıması ile karanlıkta ilgi çekmeden gözüküyordu. Etrafına baktığında bir grup arkadaş görüyor onlara imrenmiyor da değil kısa olan şu yaşamı gerçekten çok güzel değerlendirdiklerini gülüp eğlendiklerini görüyor ve kendisinin böyle olmadığına olamadığına canı sıkılıyordu. Etrafına biraz daha göz attığında birbirinden güzel kadınlar olduğunu görüyor ama hiçbirinin içinde arzu uyandırmadığını fark ediyordu. Sanki aradığı tek bir kadın var ve onu asla bulamıyordu.
Gece ilerlerken içtiği bira sayısı da hızla artıyordu, kafasının zonkladığını döndüğünü hissetmesine rağmen içmeye devam ediyordu. Sonuçta parasıylaydı ve yanında onu uyaracak kimse yoktu. Saatler aktıkça o neye içtiğini unutur vaziyete geliyordu, isteği de buydu zaten. Bar yavaş yavaş sakinleşmeye daha yavaş şarkılar çalmaya başlıyordu, bara hareket katan arkadaş grubu da gitmişti. Ortam böyleyken kendisini ortama kaptırıp kimseye göstermeden bir kaç damla gözyaşı döküyor hıçkırmamak için kendini zor tutuyor, bir kaç yudum daha birasından içince sakinleşiyordu.
Onun bu halini uzak masalardan birinde tek başına oturan başka bir adam fark etmişti ama hiçbir eylemde bulunmadı izlemeye devam ederek kendi haline bırakmayı tercih etti çünkü bu saatlerde bunlar alkolle gayet alışıldık hareketlerdi. Adam bu ağlama krizlerine zaman geçtikçe daha sık girmeye başladı, ayağa kalkıp aniden yerine oturuyor, kendi kendisine konuşuyor, içtiği bara bağırarak sövüyordu, bunları yaparken de hıçkırarak ağlıyordu.
Tam bu sırada adamın görüş alanında olan kapıdan bir kadın içeri giriyor ve adam olduğu yerde ağlamayı kesip dona kalıyordu. Gördüklerine inanamıyor, bir anda o kadının üstüne koşuyor Asel diyerek koynuna atlamaya çalışıyordu. Gece geç saat olması nedeniyle ve alkolün verdiği etkiyle birlikte koynuna atladığı kadının yanındaki sevgilisi bir yumrukla adamı yere indiriyor hiç durmadan yerde yumrukluyordu.
Adamın bu krizlerini uzaktan izleyen adam, bir anda yerinden doğrulup yerdeki adamı kurtarıp yumruklayan adama bağırıyor ve aralarında şu konuşma geçiyordu;
-Uzak dur ne yapıyorsun lan sen?
-Sevgilime sarkıntılık yapan o iti ne kadar dövsem az ayrıca Asel kim ulan!
-Senin sevgiline sarkıntılık yapmıyor! Anlayış göster adama hiç mi haber izlemedin be!
-Ne haberi?
-Yerde patakladığın adamın eşi tam da bu barın önünde kaçırıldı. Bir daha hiç haber alınamadı. Ekipler bir süre aradı daha sonra ölmüş olabileceğini söyleyip davayı kapattı. O günden beri her gün buraya gelir, iyice sarhoş olduktan sonra dışarıya çıkıp eşini arar veya ölmeye yer arar bilemiyorum. Biz de ,barın işletmecileri, ona göz kulak olmaya çalışıyoruz.
-O günden beri mi bilmiyordum... Ne zaman oldu bu olay abi?
-7 ay önce..
Irmak Çelik