Kitap Bülteni
Şiddetin Tarihi - Edouard Louis
2012, Paris. Édouard Louis arkadaşlarıyla yediği Noel yemeğinden sonra gece yarısı evine dönerken, yolda tanıştığı bir adamın ısrarına dayanamayıp onu evine davet eder. Reda ona çocukluğunu ve babasının Cezayir’den kaçarak nasıl Fransa’ya geldiğini anlatır. Gecenin geri kalanını sohbet ederek, gülerek geçirirler. Fakat bir süre sonra işler değişir: Reda bir anda tarifsiz bir şiddetin failine dönüşürken, Édouard’ın payına düşense seçmediği bir hikâyenin kurbanı, seçmediği bir acının taşıyıcısı olmaktır.
Şiddetin Tarihi, o gece yaşananların izini sürerken, şiddetin kökenlerini, doğasını ve onu tırmandıran dinamikleri, göçmenlik, ırkçılık, eril şiddet ve travma üzerinden anlamlandırmaya çalışan bir araştırmaya girişiyor.
“Çarpıcı bir suç hikâyesi, sonrasında gelen yorucu bir adalet arayışı... kırılgan fakat bütünüyle güçlü.”
Kirkus Reviews
“Yürek burkan bir roman... Édouard Louis’nin kitaplarına ve işlenmemiş, o saf dürüstlüğüne hayranım.”
John Boyne, The Irish Times
İlgi Arayışı - Adam Philips
Her şey, neyi ilgi çekici bulduğumuza bağlıdır (tabii eğer ilgi çekici bulduğumuz bir şey varsa) neyi ilgi çekici bulmak üzere eğitildiğimize ve teşvik edildiğimize, ayrıca kendimize rağmen kendimizi neyle ilgilenir halde bulduğumuza bağlıdır.
İki anlamda da -yalnızca çocukken değil, hayatlarımız boyunca- kısmen dikkat çekme arayışındayız, bunun nedeni de ilgiyi ne için istediğimizin ve neye ilgi göstermek istediğimizin her zaman net olmamasıdır: Kendimizde ve kendimiz dışında neyin ilgiye muhtaç olduğu ve aradığımız ilgiyi bulduğumuzda bunun ne gibi sonuçlar doğurmasını umduğumuz konusu belirsizlikler içerir.
Adam Phillips ilgi çekici bulduğumuz şeylerin, dikkat çekme arayışımızın kimliğimizi ve yaşamlarımızı nasıl şekillendirdiğini anlatıyor. İlginin, utanç duygusuyla, benlikle ve dikkat dağınıklığıyla arasındaki bağlantılara ışık tutuyor. Yönlendirdiğimiz veya yönlendirmediğimiz ilgimizin kim olduğumuza veya kim olmadığımıza dair neler söylediğini gözler önüne seriyor.
Pas - Murat Başekim
Kentinizi hazırlayın. Kentinizi kurtarın.
İki antropoloji öğrencisi, proje ödevi olarak kente saha çalışması için indiğinde, sıradan başlayan yolculukları yavaş yavaş onları haritaların ötesindeki sırra savuracaktır.
İskit, Karanlık Çağ, Sefer gibi romanları ve DG, Demir Dövme Öyküleri, Hayal Et Hikâyeleri gibi öykü kitaplarıyla tanıdığımız GİO ödüllü yazar Murat Başekim yeni romanında, akrep ve yelkovanla birlikte zamanın tozları arasında dönerek çürüyen bir kentin ve esrarengiz bir arayış serüvenine çıkan kentlilerin hikâyesini anlatıyor.
Pas, gizemli, derinlikli, katmanlı, kendine has bir şehir fantazyası.
“Sanki oralarda bir yerde, Kentin bir köşesinde gizlenen, gözucuyla belli belirsiz görülen, hayatlarımızın kıyısında saklanmış, sabit, değişmez, somut, daimi bir gölge var. Bekliyor… Ama nerede?”
Bir Başka Tarih Mümkün Müydü?
Ermeni Meselesi Üzerine Yazılar - Masis Kürkçügil
“Tehcir miydi, soykırım mıydı?” Yoksa 1915, yine yaygın resmi görüşün ileri sürdüğü gibi, bir “mukatele”den mi ibaretti? Yanlış bir hayatı doğru yaşamanın güçlüğünü akla getiriyor bu sorular: Gecikmiş bir soruya, kaybedilmiş bir imkâna sadece tarihe değil bugüne de ışık verecek bir bağlam kazandırmak da aynı ölçüde zor.“Ermeni meselesi”yle ilgili yazılarını, söyleşilerini ve değinilerini bir araya getirdiğimiz Masis Kürkçügil bu zor işe girişiyor. Sadece 1915’e değil, 1908’de Ermeniler açısından kaybedilmiş inkılabın şifrelerine ve “unutulmak istenmiş” bir tarihe odaklanıyor. Geçmişe bugün yaşayanları da özgürleştirecek soruyu yöneltiyor: “Bir başka tarih mümkün müydü?”Tarihe Marksist bir bakış açısıyla yaklaşan, yıllardır sosyalist devrimci siyasetin içinden birinin, geçmişin bu büyük olaylar dizgesine ışık tutan yazılarını okuyacaksınız bu kitapta. Kürkçügil Ermeni siyasi partileri Hınçaklar ve Taşnakların tarihsel serüvenlerini, Taşnakların İttihat ve Terakki ile ilişkilerini, 1908’de İttihatçılarla Ermeni örgütleri arasında kurulan ittifakın birkaç yıl içinde nasıl berhava olduğunu analiz ediyor. Ermeni meselesini Paramaz’dan Manuşyan’a, Rakovski’den Rosa Luxemburg’a, Armen Garo’dan Hagop Babigyan’a, Talat Paşa’dan Cemal Paşa’ya ve nihayet Hrant Dink’e uzanan geniş bir tarihsellikte ve perspektifte irdeliyor.
Amerika Kuşları - Lorrie Moore
Amerika Kuşları, Eda İşler'in çevirisiyle Holden Kitap’ta
Modern Amerikan edebiyatının en yetenekli yazarları arasında gösterilen Lorrie Moore, bugüne dek O. Henry Ödülü, The Irish Time Uluslararası Kurgu Ödülü, Pen/Faulkner Ödülü, Frank O’Connor Uluslararası Kısa Öykü Ödülü gibi pek çok ödülde boy gösterdi. Romanları ve öyküleri 20’den fazla dile çevrildi.
Amerika Kuşları, modern edebiyatın en ünlü öykü derlemelerinden birisi. Moore, bu kitaptaki öykülerde farklı serüvenleri olan ama bir şekilde ortak paydada, yaşama tutunma arzusunda birleşen savunmasız insanları anlatıyor. Kara mizaha varan alaylı bir dille yazıyor. Onların korkularını, pişmanlıklarını, acılarını ve yalnızlıklarını anlatırken bizden şefkat ya da acıma beklemiyor. Tıpkı kendisi gibi sadece dalga geçmemizi istiyor. Moore'un insan davranışının kıvrımlı köşelerini gözlemleme kabiliyeti, bir insanın tuhaf birine dönüştüğü anları yakalayabilme yeteneği okuru kendisine hayran bırakmaya yetiyor.
“Moore, gözünü Amerika’nın en ıssız tüneklerine değdiriyor fakat bu nazik dokunuşla gülünç halleri içten bir yaşam enerjisine dönüştürüyor.” – The New Yorker
“90’ların en iyi öykü derlemelerinden biri.” – PopMatters
“Moore’un yaşında birine bilge sıfatını vermekten çekinirim. Ancak bir yazarın tam olgunluğa geçişini izlemek insanı daima heyecanlandırır. Kanatların yavaşça açılması keyiflidir ama yüksekten uçan bir sanatçının görüntüsü yürek hoplatır.” – Julian Barnes
Ulaş Yoldaş - Musa Kaplan
Bu kitap bir yolculuğun hikayesidir... Bu yolculuksa, dünyada ve Türkiye’de ‘’68 Kuşağı’’ diye adlandırılan ve birçoğu 12 Mart Darbesi öncesinde ve sonrasında hapishanelerde, işkencehanelerde, dağlarda, öğrenci evlerinde, yurtlarda, kısacası bulundukları her yerde öldürüldüler. İşte onlardan biri olan, Ulaş Bardakçı’nın öyküsü bu... Rasih Ulaş Bardakçı 1947 yılında Nevşehir’in Hacı Bektaş ilçesi Akçataş (Topayın) köyünde dünyaya gelir, ilkokul, ortaokul ve liseyi Ankara’da tamamlar. ODTÜ fizik bölümüne devam ederken dönemin fırtınalı yıllarında kendisini olayların göbeğinde bulur... Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın serbest bırakılması için İsrail Başkonsolosu Ephraim Elrom’un kaçırılması eyleminde yer alır. 6 Ocak 1969’da ABD’nin Ankara Büyükelçisi Robert Komer’in arabasının yakılma eylemine katılır. Başlatılan Balyoz Harekatı’nda yakalanır. Davaları devam ederken 29 Kasım 1971 tarihinde THKP-C ve THKO’lu arkadaşları ile Maltepe Cezaevi’nden firar eder.19 Şubat 1972 günü sabaha karşı Arnavutköy Üvez Sokak’ta güvenlik güçleri ile girdiği çatışmada öldürtülür... 19 Şubat 1972’nin en önemli tanığı Lale Arıkdal, yıllar sonra o çatışmada evin içinde neler oldu ve çatışma sonrası neler yaşandı onları anlattı... Kitabın yazarı, Ulaş Bardakçı’yı araştırırken önceliği yaz tatillerini geçtiği ve nüfusa kayıtlı olduğuduğu Hacı Bektaş’ın Akçataş (Topayın) köyüne giderek amcası Kazım Bardakçı, yengesi Düriye Ana ve kuzenleri ile, olayların diğer tanıklarını bularak onlarla söyleşiler yapar. Döneme ait dergi, gazete ve kitapları tarayarak alıntılar yapar. Dönemin soruşturma dosyaları ve mahkeme tutanaklarını tarar... Yıllar sonra Ulaş Bardakçı’nın ailesiyle buluşan Lale Arıkdal, nasıl yakarlandı, neler konuştular? Bu soruların cevabını bulacaksınız bu kitapta…